Woody Allen’in son filmini yazın bitime doğru
izlemek çok iyi geldi. Bu yaz gittiğimız Roma’nın meydanlarını, pazarlarını
görmek, bizim gezdiğimiz yerlerde gezinmek kaldığımız otelin yanından geçmek
bile yetti filme karşı bakışımı pozitifleştirmeye.
To Rome With Love, Allen’in son yedi yılda
çektiği yedi Avrupa filminin sonuncusu. Bunların dördü Londra’da, birisi
Barcelona’da, birisi Paris’te ve sonuncusu da Roma’da çekildi. Özellikle
Barcelona ve Paris, Woddy Allen severlerini tatmin eden, başarılı yapımlar
olarak ortaya çıkmıştı. Ben de Midnight in Paris’ten sonra Roma için bir filmin
daha geliyor olmasına çok heyecanlanmıştım. Filmin bir kısmının İtalyanca olma
ihtimalini bile göze alarak sinemada izlemeye karar verdik (Amsterdam’da
sinemalarda altyazılar Hollandaca. Bu yüzden dili İngilizce olmayan filmleri
sinemada izleyemiyoruz. Dili öğrenmemiz artık şart.). Amsterdam’ın en eski
sinemalarından birinde biletimizi aldık ve güzel bir salonda koltuklarımıza
kurulduk.
Film dört farklı grubun Roma’daki hikayelerini
perdeye aktarıyor. Woody Allen onları Roma’nın bitmek bilmeyen hikayelerinden
birer tanesi yapmış. Birisinde gayet sıradan bir İtalyan aile babasının
kafasında kurguladığı ünlü olma hissini, diğerinde turist olarak geldiği
Roma’da yakışıklı bir Romalı ile tanışıp evlenmesini, bir diğerinde İtalya’nın
köyünden gelip Roma’nın etkileyiciliğinde ve karmaşasında kaybolmasını ve
sonuncusunda da Amerikalı öğrencilerin Roma yaşantısını anlatıyor. Hikayeler
basit ama gerçeklik ile sürrealite arasında da ara ara gidip geliyor. Filmin en
beğendiğim sahneleri operada geçen sahneler oldu. Güzel bir fikir ustalıkla
sahnelenmiş. Bu da benim resmen kahkaha atmama sebep oldu.
Fakat izlerken farkettiğim ince bir çizgi vardı
filmde. Bazı sahneler ve replikler fazla çiğ geldi. Bunu Allen acaba senin
benim gibi insanların hayatlarındaki klişeleri tiye almak için kasten mi
yapmıştı yoksa her sene bir film çekmiş olmanın yarattığı acelenin aleladeliği
miydi? Buna halen karar verebilmiş değilim. Oyuncuların bazı sahnelerdeki
rolleri fazla abartılı, bazı replikler de gereksiz boş ve öylesine yapılmış
gibiydi. Filmin neredeyse yarısının İtalyanca olması bile bizi pek etkilemedi.
Hollandaca altyazıları kolaylıkla anlayabildik. Bu demek oluyor ki Woddy Allen
bu sefer pek de replikler üzerinde çalışmamıştı.
Scoop’tan beri Woody Allen’in ilk sahneye
çıkışına Penèlope Cruz, Alec Baldwin, Jesse Eisenberg, Ellen Page ve Alison
Pill eşlik ediyor. Tabi bunların dışında oynayan bir çok ünlü İtalyan aktör ve aktris
de var.
Bir daha Avrupa filmi çeker mi bilmem ama Cate Blanchett ve Alec Baldwin ile ismi belli olmayan bir projeye başlamış bile. 2013 yılında gösterime girecekmiş. İtalya Woody Allen’a bu filmi çekmesi için sponsor olmuş, Hollanda da olsa bari de sokaklarını arşınladığımız bu şehrin de güzel bir hikayesi çekilse.
Bir daha Avrupa filmi çeker mi bilmem ama Cate Blanchett ve Alec Baldwin ile ismi belli olmayan bir projeye başlamış bile. 2013 yılında gösterime girecekmiş. İtalya Woody Allen’a bu filmi çekmesi için sponsor olmuş, Hollanda da olsa bari de sokaklarını arşınladığımız bu şehrin de güzel bir hikayesi çekilse.
fena bir film değildi yer yer komikti , ama pariste çekilen film gercekten cok guzeldi , midnight in paris, bu o havada değildi pek
YanıtlaSil